Yeni yerimiz

22 Haz 2011 Yorum bırakın
Kategoriler:Genel

Yalancı Mantı

22 Haz 2011 Yorum bırakın

Kaç zamandır hastalıklardan ve Busenin yemek yemeği reddetmesinden en sevdiğim yemek yapma işini de yapmaz oldum desem yalan olmaz.

Düşünsenize deli gibi yemek yapmaktan hoşlanan bir anne ve hiç bişey yemek istemeyen bir çocuk. Halbuki ne hayaller kuruyodum ancak, makarnayı bile zor yiyen bir kızım olduğundan kendime bile yapmaktan zevk alamaz oldum.

Neyse kaç gündür yazacağım olmadı bugüne kısmet. Geçen gece yemeğe gelen arkadaşlarımıza yapmıştım. Ben çok severim. Yalancı mantı, çok kolay oluyor hemde lezetli.

Daha fazlasını oku…

Hatayı nerde yapıyoruz ?

21 Haz 2011 Yorum bırakın

Birkaç gündür, hastalığında vermiş olduğu huy değişikliğiyle Buse ile kriz yaşıyoruz. Ama ne kriz.

İlkini Pazar günü sarıyerde deniz kenarında bütün üstünü başını ıslatıp kumlamasının ardından, artık gitme vakti geldiğinde kumları yıkamak istememesi sırasında yaşadık. Biz kendisini duşa soktuk ancak hanımefendi asla kumlarından kurtulmak istemediğinden çığlık hıraç bağırarak ortalığı birbirine katarak ağladı ve tekrar tekrar kumları üzerine sürdü sonrasında tekrar duşa sokuldu vs vs. Ama bir türlü sakinleştiremedik kendisini.

İkincisini dün akşam yaşadık, önce bizim yatağa yatmak istiyormuş. Bizde artık uyku vakti geldiği ve kitabınıda okuduğumuz için kendi yatağına yatması gerektiğini söyledik ve kendi yatağına yatırdık. Oooo kıyamet koptu. Ortada bişey yok, ama nasıl bir ağlama, susmamacasına yarım saat kadar ağladıktan sonra babası aldı kendisini (sinirli bu arada) bizim yatağa koydu. Hayııır burda da yatmııııcam diye bir ağlama daha. Dedim git nerde istiyorsan orda yat. Gitti yine kendi yatağına çıktı. Ama ağlamaya da devam etti. Bir süre sonra sesi kesildi. Gidip baktım uyumak üzere. Biraz konmuştum yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştım ama anlamadı.

Böyle durumda ne yapmak gerekiyor ben yani biz çözemedik. Kızıyosun anlamıyor konuşuyorum anlamıyor. Bırakıyorum sen ağlamaya devam et bitince gel yanıma diyorum anlamıyor. O kadar ağlamasının arkasında dayanamıyorum, üzülüyorum.

Ha bu arada yemek için inatlaşma da devam ediyor. Ben mutfakda yemek hazırlarken daha geliyor; ben tokum anne yemiiicem diyip gidiyor yanımdan. Tamam kızım sen yeme biz babanla yiyeceğiz diyorum. Sonra sofrayı kuruyoruz, istersen sanada koyayım diyorum. Yok istemiyor. Bütün gece yemek yemeden geçiriyor. Halbuki bir önceki gün domatesi bile yalamıştı. Tam hadi düzeliyor mu acaba derken tekrar başa dönüyoruz.

3 yaş krizleri mi bunlar nedir onu da anlamadık?!! Nasıl davranacağımızı çözemedim. Var mı bilen birileri???

Aman Allahım Buse domatese dilini değdirdi, galiba kalamarın da ucundan tadına baktı

20 Haz 2011 2 yorum

Hastalık üstüne hastalık geçirdğimizden, ve zaten olmayan iştahımızı da tamamen yitirmemizden dolayı ben artık gerçek manaada pes ettim. Boğazından içeri bir küçük kase çorba girdi mi, tamam aman yeter diyorum. Yeterki midesinde kalsın.

Dün ilk defa birşey oldu ve Busecim ile aramızda şöyle bir diyalog geçti  “anne sana bişey söyleyeblir miyim ?” Söyle kızım “benim karnım acıktı” çaktırmadım tabi arabada giderken gidince bakarız dedim hemen önüme döndüm. Ama yüzündeki ifade görülmeğe değerdi. Hani sanki bana bir hediye veriyomuş gibi söylüyor. Ben de içten içe bir oooh çektim. Sonunda bunu söyleyebildi. Açlığın da olduğunu anladı.

Sonrasında köfte pilav yoğurt vs yedi bir ara baktımki domatesi avuçluyor, ağzına götürüp iki yalandıktan sonra bana verdi anne sen ye diye. 🙂 Masada kalamarlar vardı onu aldı iki ısırdı koydu. Ben de bu arada hiç bakmadım kendisine, çaktırmadan ara ara kontrol ettim sadece. Çünkü her bir şey alışda bana bakıyor farkediyorum. Hani haah aferim kızım şunu da ye felan dersem bırakacak çünkü. Ben yemiicem diye. (Hep öyle oldu bugüne kadar)

Neyse böyle bir gün geçirdik. Umarım devam edebiliriz ve şu savaşdan kurutluruz biran önce. Şimdi nolduda böyle oldu derseniz. Bence benim pes etmemdir sebep. Aslında tam olarak kafamda yememesi olayını bitirebilmiş değildim. Hasta olduğundan iştahı biraz daha kesildi diye düşünüp, sadece çorbasını içsin ve içtiğide midesinde dursun moduna girdiğimden umursamadım yemicem ben demelerini. Tamam dedim geçtim. Bu tavrın etkili olduğunu düşnüyorum. Bakalım göreceğiz.

Huzuru buldum, buldumcuk mu oldum..

18 Haz 2011 Yorum bırakın

Bunu tekrar tekrar yazmaktan hoşlanıyorum galiba. Ya da ne biliyim kendi kendime itiraf etmekten hoşlanıyor da olabilirim. Konu nedir; “insanın iç huzur”. Son birkaç aydır gerçekten huzuru buldum diyebilirim. Özellikle işte bulduğum huzurun tüm yaşamımda etkili olduğuna da inanıyorum. Bakış açımı değişmesi de bundandır olaylara karşı.

Nedir etkili olan bunda diye düşünüyorum kaç zamandır. Çünkü görünürde aslında değişen bir şey yok iş anlamında. Aynı masada oturuyorum, aynı işi yapıyorum aynı unvana sahibin vs vs.

Fark şurada; benim yapamayacağım kışkışlama işi bir şekilde yapıldı. Gerçekten yakınım dediğim ve tüm günümü beraber geçirdiğim insanların bir bir gitmeleri (biri işten ayrıldı, diğeri doğum yaptı ayrıl vs.) önceleri beni üzmüş olsa da, kendimi yalnız hissetmiş olsam da, sonradan fark ettim ki büyük bir yük atmışım üzerimden. Neden, basit; çevremizdeki insanlar her şeyin olumsuz tarafından bakmak ve etrafındaki insanları da bu yola sokmakta çok başarılı olduklarından. (Daha doğrusu bu yola girmek daha kolay olduğundan) Ama bunu fark edebilmek için yanlarından biraz uzaklaşmak gerekiyor. Yoksa bende onlarla bu kervanda yanımıza yeni müritler alarak devam etmekteydim. Üzüm üzüme baka baka kararır misali, fazlaca birlikte olunca karşındakinin her şeyini fazla içselleştiriyorsun ve bir süre sonra aynı oluyorsun. Özünde aynı olmasakta benziyorsun işte bir şekilde. Ama en kötüsü benzediğin kişiler sürekli olumsuzlukları gören, bir nebze de olsa bardağın dolu tarafından bakabilen birileri değilse işte o zaman yük sırtında çok ağırlaşıyor. Benim durumumda hal böyle olunca şimdi hafifledim.

Her işte bir hayır vardır denilmesinin de sebebi budur belki. Önceleri karnıma kramplar girerken giden insanların arkasından, sonrasında anladım ki ben belikten çıkmışım onlarla birlikte. Her ne kadar kadim dostlarım olarak kalacaklarsa da benden uzakta kadim dostum olarak kalmalarını yeğler oldum son zamanlarda.

Kategoriler:Genel

Yine yine yeniden :(

17 Haz 2011 Yorum bırakın

Nedir bu hastalıklardan çektiğimiz. Gerçekten artık benim hastalıklara karşı gücüm kalmadı. Yani ben hasta olsam neyse de bu minicik kuzular hasta olduklarında ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Aman grip antibiyotik vermeyelim zart zurt diye doktora bile gitmeye korkar oldum artık. Ne zaman gitsek dayıyorlar antibiyotiği ki çoğu zaman kullanmadım verdiklerini. Sadece geçen sefer kulağı ağrıdığından ağlaya ağlaya gittiğimiz için vermek zorunda kaldım korkumdan.

Yanlış anlaşılmasın daha 2 hafta öncesiydi bu. Şimdi yine bir öksürük ve burum akması var. Sabah iyiydi. Ama akşam olunca azdı burnu fokur fokur. Tamam okula başladı bu sene böyle geçecek dedik dedik de yani haziranın ortasında da artık iki haftada bir hasta olmasın canım.

Yapacak hiçbir şeyinin olmaması insanı üzen aslında. Yani illa o bir hafta sürecek ve biz ilk günlerinde illaki kusacağız ne varsa midemizde. Zaten doğru dürüst bir şey yediremediğim kuzu, şimdi tamamen yemek yemiyor ve yediğinde zort çıkarabiliyor.

Kendimi ehlileştireyim diye kitap okuyorum ya, ohh diyordum iyi gidiyor. Artık birbirimizle savaşmıyorduk, yiyor yemiyor kalkıyordu. Ama şimdi döndük tekrardan başa. Süt içer misin diye sordum zort midesinde zaten bişey olmadığında boş boş öğürebildi sadece. Bu kız hasta olduğunda başka yere kaçmak istiyorum resmen. Hani ben yokken bitsin gitsin, görmeyeyim yaşamayayım öğürüklerini, kusmalarını.   

İmdaaat…

Kategoriler:Genel, iştahsızlık Etiketler:

Meleğim 3 yaşında….

16 Haz 2011 Yorum bırakın

Üç sene önce sabah saat 07.24’de verdiler kucağıma minik kuzumu. Bembeyaz tatlı kuzucuğumu… O gün bugündür onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Aa yürüdü aa konuştu aaa emdi aa yemedi aa yedi derken derken tam üç sene geçmiş. Gerçekten içimde hissettiklerimi anlatmam imkânsız. Bütün anneler herhalde anlayabilir bunu. Ne büyük bir mutluluktu o minicik beyaz şeyi kucağıma vermeleri. Çığlık çığlığa ağlayan kuzucuk kucağıma konduğu anda susmuştu. Sonrasında koşturmalar, uykusuz geceler vs. Hep konuşulduğunda zor denir. Ama hiçbir anne şikâyet etmez bundan. Zevkle yapılır bir nevi. Anlamamışım bile aradan geçen üç seneyi. Şimdi “büyüdüm ben seneye 5 yaşımda olacağım” diye dolanan bıcır bıcır bir kız oldu. İyiki doğrun aşkım. İyiki girdin hayatımıza. Seni seviyoruz.

Kategoriler:Genel Etiketler:

İki yazı…

14 Haz 2011 Yorum bırakın

Evli Mutlu Çocuklu

Yiğit Karaahmet’in yeni düşmanı ‘Anneler kulübü’

Yiğit Karaahmed’in iki yazısı. Günümüz anneleri üzerine bayaa eleştirel bir yazı. Doğruluk payı olmadığını kimse söyleyemez. Ancak kantarın topuzu biraz fazla kaçmış gibi. Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Genel Etiketler:

Patlıcan Kıstırma

13 Haz 2011 Yorum bırakın

Günlerdir canım patlıcan yapmak istiyor. Dün en sonunda aklıma geldi de alışveriş yaparken patlıcanlarımı aldım. Buse’ye nasıl yedirebilir miyim felan filan diye düşünürken, dedimki kıymalarını yediririm artık napalım. Sebze ayıklayıcısı olduğu için kendisi. Adı kıstırma diye geçiyor babaannemden öğrendim, zannedersem bizim Afyon’da yapılan bir çeşit.

Daha fazlasını oku…

Kıymalı Patates

10 Haz 2011 Yorum bırakın

Ben hiç yapmayı denememiştim bu yemeği halbuki çok bilindik bir yemek. Buse için ne yapacağımı şaşırdığımdan aklıma bunu yapmak geldi. Aaaaaa meğersem hem çok kolay hemde lezetliymiş. Buseye’de gayet güzel yedirdim. Her ne kadar en başta patesleri göstererek ben bunu sevmem demiş olsada sonrasında gayet de yedi. Hemde 15 dakikada hazırlayıp ocağa koyabildim. İşte şöyle

Daha fazlasını oku…